21 Ağustos 2009 Cuma

" ŞİİR TETİKTE GİDER" V


"...şiir hiçbir şekilde terbiyesiz birine kendini vermez. Şiir terbiyesi de şiir okuyarak alınabilen bir şeydir. Onun için şiir hakkında bir izlenim edindiğini sanmak bile hatalıdır. Yani eğer şiir sizi tekrar kendisine çekecek bir gücü göstermediyse bir kere rafa kaldırılacak bir şey ya da çöpe atılacak bir şey. Bu da kâfi değil. Şiir ikinci okuyuşta ben buna mı kapılmışım dedirtmişse tabii ki gene rafa kaldırılacak ve çöpe atılacak bir şeydir. Şiir üçüncü okuyuşta bunu ben bir daha okuyacağım dedirtmediyse gene çöpe ya da rafa göndermek gerekiyor onu. Şiir öyle bir şeydir ki envai çeşit çiçekleri olan bir bahçe olarak tanzim edilmiştir. Girersiniz bahçeye orda biraz vakit geçirirsiniz sonra bahçeden çıkarsınız çünkü insan hep ömrünü şiir okuyarak geçirmez ama şiir öyle bir bahçedir ki siz orda geçirdiğiniz süre boyunca mutlaka sizden bir şey düşürürsünüz. Sonra o şeyinizi ararsınız haa orda düşürdüm deyip o bahçeye tekrar gidersiniz, orda kaldığınız sürede başka bir şey düşürürsünüz ve devamlı olarak o bahçeye girer çıkarsınız. Şiir böyle bir şeydir."
...

"Şiir, heykele benzer. Ne bakımdan? Onunla ilişki kuran kişi bakımından. Bir heykel durduğu yer bakımından anlam taşır değil mi? Yani heykeli bir köşeye de koyabilirler. Eğer bir köşeye koyarlarsa heykeli bazı açılardan o heykeli görmek artık mümkün değildir. Değil mi ? Heykel mutlaka her tarafından görülecek bir yere konması lazım. Öyle değil mi? Ve şiir şu bakımdan heykele benzer ki küçük bir açı değişikliğinde bambaşka bir şey görürsün. Tabii ki o heykeldir hep ama biraz ilerlediğiniz biraz gerilediğiniz, biraz yana kaydığınız zaman başka bir şey görürsünüz. Değil mi? İşte şiirin böyle bir özelliği vardır. Ama ana varlığını anlamak o açı farklarını değerlendirmek için şarttır. "


İsmet ÖZEL

.
ŞİİR TETİKTE GİDER KONFERANSLARI'ndan
.

Resim : Vladimir Kush, Arrow of Time